23 Şubat 2011 Çarşamba

The Hoax (Sahtekar)


Gerçek bir hikayeden esinleninmiş bir film “Sahtekar”.
Clifford Irving (Richard Gere), ünlü bir yazar olmaya uğraşmaktadır. Bir türlü başarılı olamaz ve yirmici yüzyılın en büyük biyografini yazacağını iddia eder. Kitap ünlü “Howard Hughes” hakkındadır.

Martin Scorsese'in beş dalda Oscar kazanan Göklerin Hakimi (Aviator) filminde de hayatı anlatılan Howard Hughes'un bütün sırlarını paylaşacağını iddia eder.
Yazarlıkdaki yeteneğini bu yalanı sürmekmekte kullanır. Bu sayede çok servet kazanır.
Bu araştırmalar sırasında gizli kalması gereken bilgilere ulaşır.
Bu sebepten dolayı başı belaya girer.

Özel hayatını da yalanlar üzerine kuran Clifford Irving’in gerçek hikayesi izlenmeye değer.

IMDB Notu: 6.8 (9500 oy) Dino Notu: 7.5
Yönetmen: Lasse Hallström
Oyuncular: Richard Gere, Marcia Gay Harden, Julie Delpy, Alfred Molina

11 Şubat 2011 Cuma

Kumarbazlara Karşı Önyargılı mıyız?


Kumarbazlar genellikle tüm dinler tarafından dışlanan kişiler arasındadır.
Peki Usta kumarbazların dine bakış nasıl olabilir? Kendileri inanç sahibi insanlar mıdır? Usta kumarbazlar çok iyi olasılık hesapları yaparak başarılı olurlar. Oyunlarını yüksek olasılıklı seçimler yaparak oynarlar. 

Hayat ve hayat sonrası için bir olasılık hesap yaptıklarını varsayalım. Dünyadaki harcayabileceğimiz para çok da olsa sınırlıdır; buna (A) diyelim. Yaşam süremize de 100 yıl, bu da (C) olsun... Yaşam sonrası cennette vadedilen sınırsız mutlu bir yaşam, bunu sonsuz işareti ile belirtebiliriz, ∞ ve son olarak dünyadaki yaşamdan sonra edebi bir hayatın olma ihtimalini çok düşük tutalım: milyonda hatta milyarda bir diyelim, 0.000000001.

Her şartta (A) x (C) <<<<<< 0.oooooooo1 x ∞

Çünkü ∞ x herhangi bir rakam yine sonsuzu verecektir. Kumarbazları bir yana bırakacak olursak, yapılan araştırmalara göre insanların %90'nı ölümden sonra yaşamın olduğuna ve yaklaşık %70'i cennet veya cehennem olduğuna inanıyor.

Zamana baktığımızda insanoğlu evrenin tarihinin sadece son %0.0001'lik dilimde hayatta. Fiziksel olarak da kendi galaksimizde bile ışık hızında (saniyede 300,000 km) seyahat etsek ömrümüz buna yetmiyor... Hayat fiziksel ve zamansal olarak bu mudur?

9 Şubat 2011 Çarşamba

Somewhere


Başarılı ve varlıklı ailelerin çocukları olmak zordur.
Ailenin başarısı hep önlerinde engel olur, çocukların başarıları ise ailenin mirası gibi algılanır.
Francis Ford Coppola'nın kızı Sofia Coppola için de durum farklı olmamalı. 

Daha bebekliğinden beri çeşitli filmlerde rol almış.
Hatta, 1 yaşında babasının yönettiği efsanevi 'Baba' filminde bir erkek bebeği oynamış!
Aynı zamanda sadece babası değil, dedesi bile 
Oscar'ı en iyi müzik dalında kazanan Carmine Coppola...
Bununla da bitmiyor; Nicolas Cage de Sofia'nın kuzeni.


Ama bunlara aldırmayan Sofia, daha başarılı olabileceğini düşündüğü senaryo yazarlığı ve yönetmenliğe ağırlık veriyor. 2004 senesinde "Lost in Translation" filmi ile en iyi senaryo dalında Oscar ödülünü kazanıyor. Üç jenerasyon bu ödülü kazanan ikinci aile oluyorlar.

Somewhere, Sofia'nın son filmi:
Filmdeki kahramam çok ünlü ve zengin bir aktör: Johnny Marco (Stephen Dorff).
Kendisi Ferrari kullanıp, her gece başka güzel kadınla beraber olan biri.
Boşandığı bir karısı ve bu birlikteliğinden bir çocuğu vardır.
Birçok kişinin imreneceği ama sadece maddesel bir yaşantı...


Kızı ile çok az vakit geçiren Johnny, bir tesadüf eseri kızı ile seyahate çıkıp onunla daha uzun vakit geçirmek zorunda kalır.
Birbirleri ile güzel bir iletişim kurarlar ve Johnny unuttuğu hobilerini (piyano çalmak gibi) hatırlar ve kızıyla paylaşır...
Kızı annesinin yanına geri döndüğünde ise artık "sadece onun ünü" için onun etrafında olan insanları ve yaşantısını gözden geçirir; kendini boşlukta hisseder ve "ben hiçbir şeyim" diyerek eski karısını arar ama ummuduğu desteği alamaz. 


Filmin son sahnesinde arabasına biner ve yeni bir hayata doğru gaza basar, gider, gider ve arabayı yolda terkedip yürüyerek ince uzun bir yola devam eder... 

Artık sadece kendisine ihtiyacı vardır...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Düşüncelerden Ortak Bilince...

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...” 
[Gandhi]











Düşünce nedir?
Beynimizdeki nöronlar arasındaki enerji akımları, yani elektrik...
Elektrik ise elektronun başka bir atomun yörüngesine sıçramasıdır;
Kuantum Sıçrama!


Kuantum fiziğine göre herşey sadece enerjiden oluşur, yani ışıktan...
Daha derine indiğinizde ise boşluktan başka bir bulamazsınız.
Boşluk
 hiçbir şey değildir... Bu bağlantıların olduğu bir dünyadır...
Ve bireysellik bir illüzyondur... Hepimiz dolaşığızdır... Bağlantılıyızdır...
Tek bir bilincin uzantılarıyız...