Finlandiya, bir çok konuda karşınıza çıkan bir ülke; çok
zorlu bir coğrafyada, kısıtlı kaynakları olmasına rağmen, ileri teknoloji
elektronik endüstrisinde bir dünya lideri olmakla beraber ileri düzeyde metal
ve mühendislik sektörü ve ileri teknoloji orman endüstrilerine sahip... Eğitim
konusunda örnek gösterilen bir ülke. Kişi başına milli geliri yaklaşık 38bin
dolar ile 19. Ülke olurken İngiltere, Fransa, Kore ve Japonya’nın önünde yer
alıyor. Türkiye ise aynı listede 17bin dolar ile 54. Sırada...
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Rus yazar Grigory Petrov
tarafından 1923 yılında kaleme alınmış.
Petrov, özellikle Fin Snelmann’den etkilenmiş ve onun Finlandiya’nın gelişimi
için yaptıklarına ve fikirlerine yer vermiş kitabında.
Türkçeye 1928’de çevrilmiş; 1928’den 2008’e kadar en az 41
baskısı gerçekleşen kitap, günümüze kadar en çok çevrilen ve yayımlanan yabancı
kitaplar arasına girmiş.
Bu kitapta, Finlandiya’nın kültürel ve ekonomik kalkınma hamlesinin
hikayesini bulacaksınız. İşte çarpıcı alıntılar:
ANADİL
Kitapta bir toplumun anadilimize saygı gösterme ve onu
koruma konusuna değiniliyor. Dil yaşadığı sürece biz de bir halk olduğumuzu
hissedebiliriz. Atalarımızın dili yok olursa, halk da tükenir ve yok olur.
DEĞİŞİM
Diğer bir mesaj ise değişen ve yenilenen nesiller yeni
anlayışlar, gayeler ve taleplerle gelmesi.
Bu yeni nesil insanlara geçerliliğini çoktan kaybetmiş yönetim şekilleri zorla
dayatılamayacağı ve yeni nesiller hayatının temelini mantıklı,adil ve sağlam
bir devlet yönetimi esasına göre şekillendirmek gerekmekteğidir.
İnsanlar ülkelerinin geleceğine dair taşıdıkları kişisel
sorumluluğun bilincine varmalı, ülkelerin kalkınması ve refaha kavuşması da
mümkün olmayacaktır. Her bir insan gerçek vatandaş, “yaşam mimarı” olmalı...
YÖNETİM
“Halk nasılsa, onu yönetenler de öyledir.
Halk, içinden şimşek çıktığı bir buluttur.
Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar
çıkabilmektedirç bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel
etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir.”
KÜLTÜR
“Kültür ve uygarlık için verilen mücadelenin çok yölü olması
ve insanın hem iç hem de dış dünyasını kapsaması gerektiğini kendisine anlatır.
Bu mücadele daimidir, kültürün parlak ışığının insanın iç ve dış dünyasındaki
cehalet karanlığına karşı durmadan sürdürdüğü savaştır.”
BİREYSEL KATKI
“Hayattaki aşırı düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi
herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya alışması, fakat hiç kimsenin hayatın
kendisini düzene sokmak istememesidir.”[Les Tolstoy]
Kitaba göre ‘Aydın olmak’,modaya uygun kıyafetler giymek
veya kolalı yakalık ve modern şapka takmak demek değildir.
“Unutmayın: Halk uzun süre sabredebilir, ama her şeyin bir
sonu vardır. Zincirlerinden kurtulmak isteyen halk kitleleri bir gün kendini
kaybedebilir. İşin bu noktaya varmasına izin vermeyin. Sanatsallık ve sanat
duygusu gelişmezse, güzelliğe ihtiyaç duyulmazsa sanat da olmaz. Bilimsellik
olmadan, bilim sevgisi ve bilgilenme arzusu olmadan ne bilim gelişir ne de
bilgili insanlar ortaya çıkar.”
FUTBOL
“Haylaz, vücut sağlığı yerinde ve ne yazık ki tembel ruhlu
Finlandiyalı gençler futbola merak sardı. Futbol, ruhsal bir hastalık gibi,
şehirde yaşayan gençlerin büyük kesimine sirayet etmeye başladı. Daha sonra
büyük köylere sıra geldi. Bir modaya dönüşen futbol bütün bir kuşağın
düşüncelerini ve kalbini esir aldı. Futbol kulüpleri ve toplulukları hasta vucüdu
saran sivilce ve benler, bataklıklarda bulut gibi uçuşan sinekler gibi
çoğalmaya başladı.”
Gününümüzde bu durum devam ediyor mu? Yenileri eklendi mi?
İNANÇ
“İnsanlar hala büyük bir çocuğa benzemektedir. Aptal ve
küçük çocukların yaptığı gibi, aralarındaki anlaşmazlıkları kavga ederek ve
savaşarak çözmek istiyorlar. Tanrı ve hayatın kutsallığı hakkında yaptıkları
tartışmalarda akılsız çocuklar gibi kaprisli ve inatçı davranıyorlar. Tanrı’yı
sopalarla, taşlarla, idamlar ve ateşle korumak niyetindeler. Aptal çocukların
yaptığı gibi, bilgeliği kendileri için oyun ve eğlence olarak görüyorlar.
Mabetlerin sunağını kaplamış tozu ve örümcek ağını silip
temizleyin. Memur zihniyetine sahip kuralcıları, politik kariyer hedefleyen ve
pazarcı esnafı zihniyetine sahip olan şahısları din hizmetlerinden uzak tutun.
Halkın yüreğindeki sönmüş inanç ateşini tekrar alevlendirin. Milyonlarca
insanın kaşarlanarak sertleşmiş kalbindeki Tanrı’yı uyandırın.”
HAYATIN MİMARLARI
“Hiçbir yeteneği olmayan sahtekarlar, kendini beğenmiş basit
tipler ve yırtıcı asalaklar, halk ve toplum için faydalı olan her türlü büyük
girişime – politikaya, basına ve toplumlsal faaliyetlere utanmadan, vicdansızca
ve hiçbir şeyden çekinmeden sızmak, bu çalışmalarda yeralmak isterler.
Size – Hayatın Mimarları'na sesleniyorum: Siz de hiçbir zaman
sönmeyin. Kendiniz de yanın, başkalarının da yanmasını sağlayın. Kuruculuk
görevinizi ister köyde, ister şehirde, orduda, Eğitim bakanlığın’nda veya
herhangi başka yerde, kısacası, nerede yaparsanız yapın, ama bulunduğunuz yerde
yanmaya devam edin!”
Johan Vilhelm
Snellman [Wikipedia]
Snellman İsveç'in Stokholm kentinde dünyaya geldi.
1808–09 yıllarindaRusya'nın Finlandiya'yı işgali ve yarı bağımsız Finlandiya
dükalığının kurulmasıyla, ailesi 1813 yılında Finlandiya'nın Kokkola kentine
taşındı.
Üniversitede yaptığı çalışmalar sonucu Lönnrot ve Runeberg ile birlikte
kuşağının ünlü Fennomanları arasında yerini aldı. Snellman'nın dersleri
üniversitede kısa sürede popüler oldu fakat 1838'de üniversitelerin devlet
kontrolüne alınmasıyla devlet otoritesine karşıt görüşler sindirilmek istendi
ve Snellman'nın dersleri geçici olarak kaldırıldı.
Snellman bu hadise sonucu kendi kararıyla Finlandiya'dan
ayrıldı ve 1839–1842 yılları arası İsveç ve Almanya'da yaşadı. Helsinki'ye
döndüğünde popülaritesi daha da artmıştı fakat politik nedenlerle Üniversiteye
geri dönmesi mümkün olmadı. Bunun yerine Kuipo'da bir okulda müdür olarak görev
aldı. Bu esnada bazı politik yazılar yayınladı. İsveççe çıkardığı Saima
gazetesinde, eğitimin İsveççe'den Fince'ye çevrilmesini ve Fin kültürünün her
alanda desteklenmesini savundu.
Saima gazetesi 1846 yılında hükümetçe kapatıldı. 1848–1849
yılları arası Helsinki Üniversitesi'ne Profesörlük için yaptığı başvuru
reddedildi. İsveç'e taşınmayı düşündüyse de 1855'te Kuopio'dan ayrılarak
Helsinki'ye kesin dönüş yaptı. Snellman , Çar Nicholas 1855'te ölünceye değin
zor ekonomik şartlar altında ailesini idare etmeye çalıştı. Ancak Çar öldükten
sonra tekrar kendi yazılarını yayınlama imkânı buldu.
En sonunda 1856'te , Helsinki Üniversitesine profesör olarak
atandı. 1863'te ise Finlandiya Parlementosunda senatör olarak görev aldı.
Maliye Bakanlığına kadar yükseldi ve 1865'te Finlandiya'nın kendi para birimi
olan Markka'yı hizmete sundu. 1868'de çok fazla politik karmaşa çıkardığı
gerekçesiyle istifaya zorlandı. Herşeye rağmen 1866'da onurlandırılarak
Parlementonun Onur Konsülüne dahil edildi.
Snellman hayatının geri kalanını da politikayla uğraşarak
geçirdi. Bugun bile milliyetçi hareketlerde onun izi ve fikirleri kuvvetli
olarak hissedilmektedir.
“Her geçen gün yeni zenginlikler keşfedilmektedir.
Toprağın
zenginliği, zeka, bilgi ve gerçekliğin, insan kalbinin zenginlikleri.
İnsanlar
her geçen gün bu servetleri daha iyi değerlendirmeyi ve onlardan etkin bir
şekilde faydalanmayı öğreniyorlar. Benim yaktığım ışıklar – aklın ışığı, bilgi
ve vicdanın ışığı – giderek daha çok yerde ortaya çıkmakta ve daha parlak
yanmaktadır.”