3 Temmuz 2014 Perşembe

Transformers: Age of Extinction


Bizim zamanımızda Değiş Tonton denince değişen bir aile ile ilgili bir çizgi film vardı. 70’li yıllarda doğanlar gayet iyi hatırlayacaktır. Bu çizgi film baloncuk gibi bir yapıları olan TonTon ailesinin maceralarını konu alırdı. Her türlü kılığa ve şekle giren bu aile bize her şeyin mümkün olabileceğini ispatlar gibiydi. Okul sistemi, ailelerimiz, bizi görmek istedikleri kalıplara sokmaya çalışırken belki de bu çizgi film bize değişimin yaradılışımızın bir parçası olduğunu ve düşündüğümüz her şeyin bir şekilde olacağını anlatmaya çalışıyordu.

Peki nedir bu değişikliğe olan direncimiz?

Her yenilikte, her keşifte bir kayıp söz konusudur.

Mevcut durumu bırakmak, mevcut inanışı, düşünceyi, duruşu bırakmak, kaybetmek gerekir. Dan Ariely’nin da ispatladığı gibi bir şey kazanmanın verdiği mutluluk, aynı miktarda bir şey kaybetmenin verdiği üzüntünün yanında çok önemsiz kalıyor...


2000’li yılların TonTon ailesi son derece teknolojik ama bir o kadar da duygusal olan Transformers’lar!.. Transformers’larda değişim o kadar hızlı ki, kim, nasıl, ne oluyor, Optimus Prime ne zaman Budist rahip gibi konuşacak, ne zaman kamyon olacak, ne zaman Iron Man gibi takılacak takip etmek mümkün değil...


Filmdeki bol bol aksiyonu, Transformers’ın klasik özellikleri tamamlamış:
Kısa şortlu bir sarışın genç kız, ona aşık yakışıklı bir genç ve ilişkilerine karşı olan kızın babası. Tüm robot ve uzaylıların arasında kalan bu karakterlerin diyalogları, bakışları tavırları insanı gülmekten yerlere yatırıyor. Bunun sebebinin arkasına halkların zeka seviyesini düşürmek mi yatıyor, yoksa bilerek komik olsun diye mi uğraşılıyor tam algılayamadım. Cüneyt Arkın ve Küçük 
Emrah karması bir havada geçen bu karakterleri kaçırmayın.


Tabii hikaye burada bitmez... Yeni üretilmiş Galvatron bir sonraki filme kadar inzivaya çekilirken, Optimus Prime ise bilge laflarının üzerine hepimizin yaratıcısına hesap sormak için yola çıkar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder