30 Eylül 2010 Perşembe

Kültür Kodu


BİRİNCİ İLKE: İNSANLARIN SÖYLEDİKLERİNE İNANAMAZSINIZ.
İnsanların korteksleriyle (beyin kabuğu) yanıt verirler. Beynin hakimi içgüdüler ve duyguları kontrol eden iç beyin ve orta beyindir.

İKİNCİ İLKE: 
HERHANGİ BİR ŞEYİ ÖĞRENMEK İÇİN GEREK ENERJİ DUYGUDUR.
Ancak yoğun duygular sayesinde öğrenir ve hatırlarız.

ÜÇÜNCÜ İLKE:
MESAJI İÇERİK DEĞİL, YAPI VERİR.
Tüm insanlar, hayvanlar, bitkiler aynı içerikle yaradılmıştır.
Yani kaba tabirle elektron ve nötronlar diyebiliriz ama aradaki fark “yapısaldır”.
Dolayısıyla ürünlerle ilgili müşterilerin anlatlattıkları içeriklerin önemi yoktur, önemli olan ürünle ilgili kurduğu bağdır (yapıdır). Bu kullanma tecrübesi, harekete geçme hissi gibi örnekler olabilir.

DÖRDÜNCÜ İLKE: 
ZAMANDA ETKİ İÇİN BİR PENCERE VARDIR VE ETKİNİN ANLAMI KÜLTÜRDEN KÜLTÜRE DEĞİŞİR.
Hayatımızın merkezinde olacak anlamların etkilerini yedi yaşına gelene kadar yaşarız. Bir çok insan yedi yaşından önce sadece bir kültüre maruz kalır.

BEŞİNCİ İLKE: 
BELİRLİ BİR KÜLTÜRDE BİR ETKİNİN ANLAMINI ANLAMAK İÇİN, O ETKİNİN KODUNU ÖĞRENMENİZ GEREKİR.
Aynı ürün için ülkeler arasında veya bölgeler arasında kodlar farklı olabilir. Fransa’nın peynir kodu “Canlı” iken, Amerika’da peynirin kodu “Ölü” çıkabilmektedir. Aynı ürün için farklı stratejiler gerekmektedir.

2 Eylül 2010 Perşembe

Sinema Sevgisi


30 Ağustos 2010... Tarihi bir gün benim için...
İlk defa 4 yaşındaki oğlumla sinemaya gittik.
Sevgiler için hazırlanmış çift kişilik koltuğa yerleştik keyifle... Film başlamadan aklıma bazı sorular geldi:
Çocukken ilk ne zaman ve kiminle gitmiştim sinemaya?
Hatırladığım ilk sinema anım 1980'de Star Wars Empires Strike Back filmi... En iyi filmler listesinde 12. sırada...


Bende bıraktığı izlenimi, o kadar net hatırlıyorum ki, sinema perdesi sanki tavandaydı ve biz uzay gemilerini kafamızı kaldırıp sanki o gezegenlerden birinin yüzeyindeymişiz gibi izliyorduk, filmin içerisindeydik! Abim de yanımdaydı, ona sorsak, büyük bir ihtimalle ya hatırlamıyordur ya da benim zihnimde kaldığı gibi değildir anısı. Daha sonraları öğrendim ki, duygularımız yaşadığımız hikayesel anıları zihnimizin dilediği doğrultuda değiştiriliyor...

Sinemaya gitmenin yeri her zaman ayrı... Ne internet, ne televizyon, ne de başka bir şey... Evimde bile bir sürü film olmasına rağmen sinemaya gitmek ayrı bir keyif bizim için...

Sinema insanların kendilerini filmin içeresinde hissettiği bir atmosfer. Konsantrasyon tam olunca, hayal dünyamız filmlerle bütünleşiyor, hayatımızda olmayan, veya yapmak istediklerimiz gerçek oluveriyor. Hatta kendimizi buluyoruz her karenin içerisinde.

Film dışında da sevdiklerimize yaklaştırıyor bizi sinema... Sevdiğinizin profiline bakmak, bir temas anı için doğru anda mısıra el uzatmak, elle elle tutuşmak, sarılmak...

Ebeveyn ve çocuklar için de eğlencenin ve hayatın paylaşımı...  Hollywood, muhteşem animasyon filmler ile her iki kuşağa da hitap etmenin yolları bulmuş gibi gözüküyor.



Oğlumla gittiğimiz film ise Oyuncak Hikayesi 3, o da en iyi filmler listesinde... Kendisi ileride hatırlar mı bilmiyorum ama ben onun kocaman bir patlamış mısır kovası ile bütünleşmesini unutmayacağım sanırım...