İnsan doğduğunda kendinin ayrı bir birey olduğunu bilmez;
anne ile birdir ve bebekken çok cesurdur, korku nedir bilmez. Bedeninin farkına varmaya başladığında ayrı bir birey olduğunu fark eder... Ne kadar çaresiz ve
güçsüz olduğunun farkında varır. Bedeni güçlendikçe zihnin yarattığı ikilik
rekabete ve çekişmelere yol açar. Bireysel düzeydeki bu ikilem toplum düzeyinde
savaşlara ve zorbalıklara yol açar. Artık savaşacak, kendini karşılaştıracak
bir şey kalmazsa insan artık kendisine yeni bir rakip bulur: Tanrı!
Mısır imparatorluğunun da durumu bunun gibidir, halkları
köle gibi kullanarak devasa tapınaklar ve heykeller yaparken, hep daha
fazlasını ister güçlü içerideki ikilem yok olmaz ve beslenmek ister...
Ancak artık müdahale gelmek üzeredir...
Annesi tarafında nehre bırakılan Musa, Firavun’un üvey
evladı olarak büyür... Fiziksel olarak da statü olarak da güçlüdür. Gerçekleri
öğrendikçe önce inkar edecek, sonra acı çekecek, sonra sakinleşecektir... Bir
süre sonra kendini bulan Musa bu çelişkileri içinde barındırsa da artık ona
Tanrı’nın yarattığı akışta Peygamber olmak düşecektir...
Her ne kadar Kur’an’da anlatılan Musa’nın hikayesi ile
çelişen yanlar varsa da, herhangi bir bakışı olmadan izlendiğinde hikayenin
içine girip yaşıyor insan.
Film, ünlü yönetmen Ridley
Scott tarafından çekilmiş. Oyuncu kadrosu özenle seçilmiş. Christian Bale, Joel Edgerton ve John Turturro baş rollerde... Sigourney Weaver ve Ben Kingsley geçerken rol alalım demiş gibi dursalarda varlıkları
filme değer katmış. Görsel efektleri, müzikleri ile harika bir yapım olmuş. 3300
sene önceye götürüyor insanı...
Musa: Söylediğini yaptın mı?
Zipporah: Ne söyledim?
Musa: İnancını benim için bırakacağını.
Zipporah: Hayır.
Musa: Güzel. Çünkü ona her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacaksın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder