Hayatta kalabilmek için üç farklı strateji kullanırız;
savaş, kaç veya don. Bu reaksiyonlar tüm hayvanlarda olduğu gibi insanların da
genlerine kodlanmıştır. Bir tehlike olduğunu savaşır, yenemeyecek gibi olursak
kaçar, kaçacak imkanımız yoksa da donar kalırız.
Savaşmak ve kaçmak genellikle daha sonraları çok fazla iz
bırakmaz bizde. Ancak donmak özellikle insan için bir problem haline
gelebiliriz. Temel sorun şudur; beden maksimum düzeyde enerji depolamıştır ve
bir yandan da artık son çare olarak donup kalmayı seçmiştir. Donmak, hem rakibi
şaşırtacak hem görünmeme ihtimali doğuracak, durum vahimse acı çekmemizi
azaltacak bir tepkidir. Tehlike geçtiğinde ise bu içerideki enerjinin
boşaltılması gerekir. Bu aşamada bizim neo-korteksimiz bize tehlikenin
geçtiğini ve artık bedensel bir şey gerekmediğini söyleyerek veya bedeni koruma
amaçlı tamamen o deneyimi unutturarak enerjinin doğal bir şekilde açığa
çıkmasını önleyebilir.
Yaşam devam eder ve öyle bir zaman gelir ki, bu tamamlanmamış
döngü işini bitirmek ister... Bildiğimiz en yaygın enerji arta metodumuz ise
öfkedir... Bu da şiddete sebebiyet verir. Etrafımızda ne kadar çok
tamamlanmamış travmanın öfkeye dönüştüğünü düşünebiliyor musunuz?
Southpaw filminin
iki kahramanı yetimhanede büyümüş ve sonra evlenmiş bir çiftin hikayesini
anlatıyor. Çocuk içindeki yoğun öfkeyi boks dalında çıkaran bir şampiyon
olmuştur. Belkide bu yetim hayatının travmalarını bitirmeye çalıyordur. Tatlı
ve güzel eşi ise sanki onun neo-korteksini yani akıllı ve mantıklı tarafını
temsil etmektedir. Kızları dahil tüm aileye o bakar ve eşinin tüm kararlarını o
verir.
Sorun şudur ki, eşi kontrol etmeye çalıştıkça onun öfkesi
daha da artmaktadır. Travmasının döngüsünü tamamlaması için kendi travması
üzerinde çalışmalıdır. Bu hassas bir dengedir. Atmosfere girecek bir uzay
mekiği gibidir; eğer fazla dik girerse yanar, eğer fazla yatay girerse seker
gider...
Bu deneyim yaşanmadıkça ruhumuz bu travmaları iyileştirmek
için kendimize devamlı bizi tetikleyen olaylar ve kişiler çağırmaya devam
edecektir. Film de bu trajik durum yaşanır ve kahramanımız her şeyini
kaybeder... Tekrardan hayata dönebilmek için işinde çok iyi olan bir antrenörün
yanına gider.
Bu antrenör onun ruhu gibi onun bu öfke tepkisinden
geçmesini sağlar... Tam içine girerek ama ona teslim olmadan...
Brokeback Mountain
filminde Oscar ödülüne aday gösterilen Jake
Gyllenhaal oldukça radikal rollerin üstünden kolaylıklar geliyor. Enemy ve Nightcrawler filmlerinde de sıra dışı bir performansı vardı. Rachel McAdams’ın yanı sıra, Forest Whitaker Oscar ödülünü şans eseri
almadığını ortaya koyuyor.
“Tanrının bana bir şey öğretmek için garip bir planı olmalı. Bunun ne olduğunu bir türlü anlayamıyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder