Ellie, 11 yaşındayken, babası aşırı alkollü olduğu halde
arabayı kendisi kullanır, kaza geçirirler ve kazadan bir gün sonra annesi vefat
eder. Ellie bir süre babası ile kaldıktan sonra teyzesinde yaşamak üzere babasından
ayrılır. Ellie için hem kazanın kendisi hem de annenin kaybı büyük bir travma
yaratır. Babasının annesini öldürdüğüne inandığı için onu suçlar. Yıllar sonra
Ellie ve abisi Teksas’ı terk eder ve babaları ile bir ilgileri kalmaz. Onu
yokmuş varsayarlar... Hayatları bir şekilde devam eder; ta ki Teksas’dan bir
telefon gelene kadar... Baba vefat etmiştir ve Ellie tek başına memleketine
geri döner... Yasal olmayan üvey annesi, onun oğlu, Ellie’nin arkadaşı ve
babaannesi ve dedesi...
Genellikle yüzeydeki hikayeler ile ailemizden birilerini
reddeder, nefret eder ve hatta defterden sileriz. Bazen de başka sebeplerden
dolayı tam tersi bu kişilere aşırı bağlanırız. Aşırı nefret ve aşırı sevgi
arasında çok büyük bir fark yoktur. Her iki durum da sağlıksız bağlardır. Önemli olan kaçınılmaz olarak bağlı olduğumuz
ailemiz, köklerimiz ve atalarımız ile sağlıklı bağlar kurmaktır. Özgürlüğe
giden tek yol budur. Peki, Ellie’nin hikayesinde olduğu gibi son derece
sorumsuz ve alkolik bir babamız varsa veya daha beter hikayelerin kurbanıysak
bunu nasıl başarırız?
Bir sorunu çözmenin
tek yolu, o soruna odaklanmayı bırakıp daha geniş bir bakış açısı ile bakmaktır.
Sorunun arkasında yatan dinamikleri anlamaktır. Evrende bir yaprak bile Yaradan’ın
izni ve haberi olmadan yere düşmez. Peki Yaradan neden bize bu kadar acımasız
davranmıştır? Yoksa bu sadece zihnimizin bakış açısı ile oluşan bir düşünce
midir?
Evrende her şey bir sistemdir. Her şey her zaman hareket
halindedir ve sistemin parçaları birbirini etkiler. Bireylerin ise en fazla
etkilendiği sistem aile sistemidir. Kendi babamızın da anne-babası, onların da
anne-babaları vardır... Bu nesiller boyunca bu şekilde devam eder. Üç nesil
geriye gittiğimizde sadece anne ve babaların sayısı toplam 14’dür. Kardeşleri
ve diğer sisteme dahil olan kişileri sayarsak bir kişiyi ortalama 50-60 kişi
doğrudan etkiliyor olabilir.
Ellie, kasabada hikayesini destekleyecek bir çok kişi ile
karşılaşır. Kimse babasını sevmemiştir, cenaze törenine çok az kişi gelir,
çevresindeki herkes onun kötü biri olduğuna emindir. Ellie ise kendi hayatında
sorumsuz bir erkek arkadaş ile beraberdir. Belki de bilinçaltından babasını
aramakta ve ona benzer sorumsuz erkekleri çekmektedir. Diğer yandan yaptığı
tasarımlar ile diğer insanlara yardım etmeye çalışır. Bu da annesini kurtarma
ve yardım etme isteği ile özdeşleştiği anlamına gelebilir. Babaannesi
ve dedesi ile yakınlaştıkça babasına bakış açısını biraz da olsa değiştirmeye
başlar.
Gerçek şudur ki, ne olursa olsun kendi anne-babamız bizim için en doğru anne ve babadır. Biz de
onlar için en doğru evladızdır. Bize veremediklerine değil de verebildikleri
kadarına odaklanmak bizde büyük bir değişim yaratabilir. En kötü durumda bile
bize hayatı vermişlerdir. Bu bir
gerçektir. Anne ve babamıza bunun için yürekten, içtenlikle teşekkür etmek, onları
ve tüm atalarımızı onurlandırır. Onların sorumluluklarını onlara bırakmak, olan
olayları olduğu gibi kabul etmek, geçmişimizle
barışmamızı ve travmadan etkilenen küçük yaşta kalmış parçalarımızın büyümesini
sağlar. Anne-baba ve kendimizle kurulan sağlıklı bağlar bizi özgür
kılar. Bilinçaltından aradıklarımızı değil, gerçekten bizi tamamlayacak
kişileri çekmeye başlarız...
Ellie, üvey annesine evde bir keman olup olmadığını sorar; evde böyle bir keman yoktur. Babasından kalma anahtarı alır ve babasının bankasının kasasına gider... Bu kasanın içerisinde sadece tek bir şey mevcuttur: Ellie’nin aradığı keman...
Merhaba blogunuzu takibe aldım, bloguma da beklerim.. birde çok merak ettim, bu kadar sayfa goruntulemenizi nasıl yaptınız
YanıtlaSilMemnuniyetle :) Bunun için özel bir şey yapmadım. Düzenli yazıyorum ve facebook sayfasında da paylaşıyorum. Sevgiler
Sil