1 Mayıs 2016 Pazar

10,000 Saints (Ten Thousand Saints)

“İnsanların, hayatı bir nehire benzettiğini duymuştum. Biz sadece küçük birer balığız; donmayla, erimeyle ve akışla mücadele eden. Bazen önemli bir anda, bir doğum ya da ölüm, büyük değişimlere sebep olur. Ve bazen bu en iyi arkadaşınızın bir gece eve erken gitmesi kadar basittir.”
Jude’un arkadaşı bir gece, eve erken gider ve Jude, anne ve babasının kavgasına şahit olur. O gece, babası (Les), ona bir çok şey anlatır. Arkadaşı erken gitmese, belki de bu konuşma olmayacak ve onun hayatı güvenli ve saf kalacaktı. Bu, Jude’un düşüncesidir. Babası o gece ona ne anlatmıştır? Evlatlık olduğunu, başka bir kadınla beraber olduğunu, onun hamile kaldığını ve bu yüzden karısı ile tartıştığını... Doğacak çocuğun da belki evlatlık verileceğini... Üvey babası ise onu ertesi gün terk eder...

Ergenlik çağındaki kankası Teddy de babasız büyümüştür. Teddy'nin aynı anneden, farklı babadan olan kardeşi vardır. Bu sırada, Jude’un babası ise başka biri ile evlenmiştir. Yeni eşinin kızı Eliza’yı, Jude’un yanına yollar... Eliza, babasını üç yaşındayken kaybetmiştir. Teddy, Eliza ve Jude, beraber takılmaya başlarlar. Bir gece kafaları fazla iyidir ve karda uyuya kalırlar... Teddy, o gece hayata gözlerini yumar. Jude’un babası ziyarete gelir ve Jude ile arkadaş gibi takılmaya başlar... 


Bağımlılıklar
Les dahil olmak üzere, gençlerin çeşitli bağılılıkları vardır. Benzer travmaları olan kişiler olarak birbirlerini bulmuş gibidirler. Tüm bağımlılıkların arkasında genellikle baba ile sağlıksız bağ yatmaktadır. Özellikle bu filmde, tüm çocukların babaları ortada yoktur. Her ne kadar annemiz, bize hayat verse de, babamız, diğer yarımızı oluşturur. Baba, ayrıca bizi hayata hazırlaması gereken kişidir. Eğer baba ile bağ kopuksa çeşitli bağımlılıklar, onun yerine ikame etmeye çalışır. Ancak bu işe yaramaz.

Özellikle erkek çocuk, evde rol model olarak bir babaya ihtiyaç duymaktadır. İster öz, ister üvey baba olsun, onunla arkadaş gibi değil, yetişkin gibi olup, ona örnek teşkil etmelidir. Ona sevgiyi öğretmek için ise, eşine sevgi vermelidir. Doğru örnek, böyle oluşur. İlişkilerine saygı duymayan bir babanın çocuğu da ilişkilerinde bocalayacaktır. Tabii ki, kişi, bu konunun üzerinde çalışabilir.


Evlat Edinme
Diğer bir konu ise evlat edinme konusudur. Aile sistemi terapisinin kurucusu psikolog Bert Hellinger, sistematik açıdan evlat edinmeye karşıdır. Ne olursa olsun kimse, bir kişinin biyolojik anne-babasının yerini tutamaz. Bunun yerine koruyucu ebeveynlik önerilmektedir. Öncelikle evlat edinmenin ardında – “benim çocuğum olsun” – yatıyorsa bu, bencilce bir tavırdır. Yardımcı olmak ise, derine inildiğinde, kendini üstün görmektir. Yetim çocukların da kaderine saygı göstermek ve kaderlerini kabul etmek gerekir. Belki de bu onların yeteneklerini, güçlü yanlarını ortaya çıkaracaktır... Destek olmak istiyorsak, koruyucu anne-baba olmak veya çocuk bakım evlerinde gönüllü çalışan olmak sistematik açıdan daha uygundur.


Heavy Metal
Heavy Metal müzik türü, özellikle ergenler tarafından sevilir. İçlerindeki çelişkiler, ifade edilmeyen öfke, sanki açığa çıkmaktadır. Zihnin dinginliğini engelleyen bu müzik ile gençler kendilerinden geçmeye devam ederler.

Kürtaj
Eliza, hamiledir... Teddy’nin öldüğü gece, ondan hamile kalmıştır. Annesine bu konuyu açmaz, lakin daha önce, annesi ona şöyle söylemiştir: “Eliza, hayatım, eğer hamile kalırsan onu aldıracaksın.” Johnny ise yardım etmek amacıyla, çocuğun babası olmak ister. Ne de olsa kardeşinin çocuğudur. Bunu sevgiden yaptığını düşünür. Konuyu öğrenen Les ise, çocuğun alınması gerektiğini söyler. Eliza’nın annesi, bebeğin evlatlık verilmesini tercih eder. Herkes zihnini kullanarak neyin doğru olduğuna karar verir...
Bir kadın hamile kaldığı gün, annedir. Ebeveynler ise, anne olan kızlarına sadece destek olmalıdır.
Bizden daha yüce olan bir sistem olduğunu, hepimizin, bu sistemin bir parçası olduğunu unuturuz. Belki de, bunu, hiç öğrenmemişizdir... Asla tek ve yalnız değilizdir. Tüm sistemin bir parçasıyız, özellikle de ailemizin. Tüm atalarımızın gücü, desteği bizimledir... Öte yandan travmalarını taşıyor, acılarını hissediyor olabiliriz, ancak bu kısımdan özgürleşmek mümkündür.

“Ruh için doğumun da ölümün de belli bir zamanı yoktur.” [Bhagavad Gita] 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder