23 Haziran 2017 Cuma

A Monster Calls


Bazılarımızın hayatında öyle bir dönem vardır ki, çocuk olamayacak kadar büyümüş, yetişkin olamayacak kadar küçüktür... Özellikle de şartlar bizi erken olgunlaşmaya, bazı sorumluluklar almaya ittiği zamanlarda.

Bebek olarak hayatımızda geldiğimizde çok cesuruzdur. Bir süre sonra geldiği dünyayı, çevreyi ve bedenini fark eden zihin, çok korumasız bir bedene sahip olduğunu görür. Bunu gördükten sonra sahip olduğu anne ve baba onun için daha önemli hale gelir. Bir çocuk için ebeveynler hayatta kalmak ile eşdeğerdir. Hem dışsal hem de içsel olarak onları kurtarmak için ellerinden geleni yaparlar. Eğer anne ve baba, ruhen veya fiziksel olarak orada değilse, çocuk ya “onun için” ya da “onun gibi” yapar... Boşanmış bir ailede erkek çocuk giden babanın yerini doldurur veya hasta olan bir anneye sahip çocuk, annesine bir anlamda ebeveynlik yapmaya kalkışabilir ancak onun acısını paylaşmak anneye yaklaşmak için tek seçenek gibi gözükür...


A Monster Calls filminin kahramanı Conor’ın babası yurt dışında yaşamaktadır ve babasının ikinci evliliğinden de bir evladı vardır. Conor'ın annesi ise oldukça hastadır... Anneannesi destek olmak adına onların evine gelir ancak Conor onunla pek anlaşamaz... Tüm bu yaşadıklarının yanı sıra Conor rüyasında dev bir ağaç kılığındaki canavar ile mücadele vermektedir.

Rüyasındaki canavar Conor’ın korkuları ile yüzleşmesine yardımcı olmaya çalışmaktadır. Ona çeşitli hikayeler anlatarak ona aydınlatmaya çalışır... Daha derin bir çerçeveden baktığımızda, Conor’ın hasta olan annesinin hastalığının bir anlamı vardır. Annesi muhtemelen aileden birini takip etmektedir... Her kişinin, her olayın ardına baktığımızda bir önceki kuşaklardan taşınan kaderler olduğu ortaya çıkar. Ortada ne failler ne de kurbanlar kalır... Sadece olan olaylar vardır... Yüzeydeki hikayeler bir masal haline gelir. Gerçek, derindeki gerçek rahatlatıcıdır. Yorum yapmadan, eleştirmeden...


Ailedeki büyüklerimiz -hayatta olsalar da, olmasalar da- böyle durumlarda yanımızdadırlar... Ve yapılacak tek şey, onlara bakmak onlara şunu söylemektir: “Teşekkür ederim...
Conor, canavarın anlattığı hikayeleri anlamakta zorluk çeker. Her zaman anlatılan hikayelerde olduğu gibi mutlu sonlar, iyi ve kötüler yoktur. Hikayelerin hepsinde haksızlığa uğrayan birileri vardır. Canavar ona durumu şöyle açıklar:
“Çoğu gerçek kandırmaca gibi gözükür. Her zaman iyi kişi olmaz, Conor. Hep kötü biri olacak bir şey de yok. Çoğu insan ikisinin ortasında bir yerdedir. Rahatlatıcı yalanlara inanırız, çünkü yalanları gerekli kılan doğrunun acısını biliriz. Nihayetinde Conor... Önemli olan ne düşündüğün değildir. Ne yaptığındır.”
“Rüya nedir Conor? Diğer her şeyin rüya olmadığını kim söyleyebilir?..”

NOT: Canavar porsuk ağacıdır; porsuk ağacı, ölümsüzlüğün, dönüşümün simgesi, atalarla bağlantı kurmanın aracı olarak görülen ‘kutsal’ ağaçtır. 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder