Nasıl bir kaderi vardı böyle? Hindistan'ın küçük bir
şehrinde Müslüman ailesinin kız çocuğuydu. Küçük erkek kardeşi ve iyice
yaşlanmış büyük halası ile küçük bir evde yaşıyorlardı. Yatak odası bile yoktu Insu’nun; salonda yerde uyuyordu. Bazen
babası eve geç geldiğinde, bir de bakmış babası televizyon seyrediyor
salonda... Öfkeli babası her sebepten annesini dövüyor, kendisine de sevgi
vermiyordu. Annesine de kızıyordu. Neden katlanıyordu bu duruma? Boşansaydı
ya... Annesine akıllar veriyor, onun arkadaşı ve hatta annesi gibi davranıyordu
çoğu zaman. Çok küçük olmasına rağmen erkek kardeşi de ablasını düşünüyordu
hep.
Neyse ki bir gitarı vardı. En çok sevdiği şey gitar çalıp
şarkı söylemekti. Şu şarkı yarışmalarından birine katılıp meşhur olmayı hayal
edip duruyordu. Kendini ve annesini de kurtarabilirdi böylece. Okulda ise hiç
ilgilenmediği esmer çocuk Chintan vardı.
Devamlı kendisine ilgi gösteriyordu. Başlarda Insu hiç umursama da sonraları
onun da hoşuna gitmeye başladı bu durum... Sevgi güzel şeydi.
Tüm umutsuzluklara rağmen, her zaman bir kaynak vardı. Sevgi
vardı. Öyle olmasaydı ne yapardı? Hayatta bile olmazdı belki de. Derken annesi
tüm imkansızlıklara rağmen kızına bir bilgisayar aldı. Internet sayesinde eve
eğlence gelmesinin yanı sıra, Insu kendine bir YouTube kanalı kurdu. Kimliğini
belli etmeden şarkı söyle ve çektiği yayını kanalına koydu. Bir süre sonra onun
kanalı büyük ilgi odağı olmaya başladı. Derken çaptan düşmüş müzisyenden biri
onun kendi şarkısını söylemesi için Mumbai’ye çağırır ve olaylar gelişir...
Gizli şarkıcı için büyük bir fırsat doğar. Chintan
yardımları ile Insu bu maceraya atılacak, ancak hiç beklemediği durumlar ile
karşılaşacaktır. İşte o sırada gerçek gizli kahramanlar ortaya çıkacaktır... En
sonunda iyice anlar ki, her zaman mutlaka bir yerlerde bir sevgi kaynağı
vardı. Annesi, onun annesi, o da sadece onun kızıydı. Annesinin yapamadığı ve yaptığı her şey için minnettardı. Anlamak güç de olsa her şeyin bir sebebi ve bir zamanı vardı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder