Birçok kadın, anne oldukta sonra blog yazmaya heves
ediyor...
Hatta bazen anne adayı olduklarında. Bu pek erkeklerde rastlanan bir durum değil. Kadınların limbik sistemi daha gelişmiş olduğu için empati yetenekleri daha güçlü ve sosyal ilişkilere daha yakınlar. Erkekler sorunlarını tek başlarına çözmeye kalkarken, kadınlar başka kadınlarla beraber birbirlerini anlayarak olayları çözme peşinde. Kadın genellikle akıl almak istediğinde başka bir kadına ihtiyaç duyuyor; kocasına değil...
Hatta bazen anne adayı olduklarında. Bu pek erkeklerde rastlanan bir durum değil. Kadınların limbik sistemi daha gelişmiş olduğu için empati yetenekleri daha güçlü ve sosyal ilişkilere daha yakınlar. Erkekler sorunlarını tek başlarına çözmeye kalkarken, kadınlar başka kadınlarla beraber birbirlerini anlayarak olayları çözme peşinde. Kadın genellikle akıl almak istediğinde başka bir kadına ihtiyaç duyuyor; kocasına değil...
Hamilelik ve annelik bir kadının hayatında çok büyük bir
değişiklik olduğu için bu dönem onlar için hem çok güzel hem de çok sarsıcı
olabiliyor. Lakin gelişmiş limbik sistemin bir diğer özelliği ise daha fazla endişeli olma durumu.
Kontrolü elde tutmakla, endişe karşında mücadele etmeye çalışır kadın... Oysa durup baktığımızda anlarız ki, hayatta bizim kontrol edemediğimiz bir akış vardır. Bu akışa karşı kürek çekmek insanı yorar. Hele bir de etrafınızda mükemmel
anneyi oynayanlar varsa...
Kadınların rekabetçi olma özelliği hem diğer kadınlarla
kendilerini karşılaştırma, hem de kendi içlerinde olan ideal anne figürü ile
yarışmayı tetikler ve sonunda anneler tek başlarına felekten bir gece çalmaya
karar verirler...
Moms’ Night Out filminin ana kahramanı Allyson'ın üç çocuğu
vardır ve çıldırmak üzeredir. Çocukken hayal ettiği gibi bir ailesi vardır. Ancak Allyson mutlu değildir. Biraz soluk almak için diğer çocuklu anneler ile
çocukları babalarına bırakarak gece dışarı çıkmaya karar verirler. Bir çok
komik olayın olduğu uzun bir gece olacaktır onlar için...
Allyson tüm olaylardan sonra hala aynı hayata sahiptir ancak
artık daha mutludur. Bakış açısı değişmiştir, belki kontrolü bırakmış, belki anın tadını çıkartıp
endişeli olmamayı seçmiş, belki zihnindeki ideal anne ile kendini karşılaştırmayı bırakmış, belki de tüm bu sorunları çıkartan düşünce ve duygu yapısının arkasından bakmayı öğrenmiştir...
Mutluluğumuz ne kadar başkalarına bağlı, ne kadar kendi düşünce yapımıza veya otomatik olarak ortaya çıkan duygularımıza bağlı? Hiç gözlemlediniz mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder