Dünyadaki ilk üniversite milattan önce 700’üncü yıllarda
Hindistan’da kurulmuş...
Son 50,000 yıldır konuşabilen, son 5,000 yıldır yazı yazabilen insanlık tarihi için son derece yeni kabul edilebilir bir kurum üniversite...
Son 50,000 yıldır konuşabilen, son 5,000 yıldır yazı yazabilen insanlık tarihi için son derece yeni kabul edilebilir bir kurum üniversite...
Son 30 yıldır yaygınlaşan üniversitelerin global sorunu, bu
eğitim kurumlarının süratle ticarethaneye dönmesi ve dolayısıyla öğrencilerin
müşteriye ve dolayısıyla borçlanan tüketicilere dönüşmesi!
İnternet'in icadı ile eğitimin bedava veya çok düşük
maliyetlerle verilmesi mümkün hale gelirken, İnternet üzerinden eğitimler henüz
genç yaştaki öğrencileri havaya sokma için yeterli olmazken, bir yandan da
öğretmen anlatım yeteneği ve bire bir iletişim de kısıtlı.
Peki, işler nasıl bu hale geldi?
Eğitim sisteminin ve toplumun bize en verdiği en temel inanç
kalıbı: Rekabet!
En iyi notu alacaksın, sınıf birinci olacaksın, en iyi
üniversite, en iyi bölüm vs. Bu rekabet okulların da ilk sırada tercih edilebilir olma dertlerini
körüklüyor. Tercih edilmek için prestijli okul olmak durumundasınız, daha iyi
öğretmeneler, daha iyi binalar, en ileri teknoloji, kütüphane, sosyal tesisler,
kampüs, sınıf kapasitesi derken bakmışsınız size orta veya hatta büyük ölçekli
bir şirket!
Prestij maliyetleri artırıyor, maliyetler okulun ücretlerini...
Amerika’da son 30 senede üniversite ücretleri %1100 artarken
ülkemizde durum farklı değil; ilkokuldan başlayarak ücretler yılda ortalama
20,000 TL yi bulurken eğitim kalitesini de sorgulayanlar artıyor.
Öğrenciler müşteriye dönüştükçe, öğrencilere de velilerine
de müşteri muamelesi yapılıyor. Günün sonunda iş bulmakta zorlanan bir çok
üniversite mezununun yanı sıra eğitim için alınan kredi borçlarını da ayrı bir
yük getiriyor. Yine filmde verilen bilgiye göre Amerika’da öğrenci kredi
borçları 1 trilyon doların üstünde...
Ivory Tower filmi bu durumu çarpıcı bir şekilde inceleyen bir belgesel...
Bir yanda üniversiteyi ya terk etmiş ya da hiç okumamış başarılı karakterleri (Steve Jobs, Mark Zuckerberg gibi) örnek gösterenler, bir yanda da üniversite eğitiminin gerekli olduğunu ancak ticaret boyutundan yine de şikayet edenler... Üniversitelerde çalışan idari personelin öğretmenlere oranın da bile belirli bir artış var, pazarlama yatırımları ve harcamaları da cabası...
Bir yanda üniversiteyi ya terk etmiş ya da hiç okumamış başarılı karakterleri (Steve Jobs, Mark Zuckerberg gibi) örnek gösterenler, bir yanda da üniversite eğitiminin gerekli olduğunu ancak ticaret boyutundan yine de şikayet edenler... Üniversitelerde çalışan idari personelin öğretmenlere oranın da bile belirli bir artış var, pazarlama yatırımları ve harcamaları da cabası...
Filmden akılda kalan en çarpıcı slogan ise: “Biz müşteri
değil, öğrenciyiz!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder