On üç tane blok, bir tanesi hariç sıkı dostlar gibi sırt
sırta vermiş on üç blok... Aralarında geçen yedi sokak, derme çatma bakkallar,
gazinolar, denizine bile yıllarca girilemeyen bir kumsal...
Böyle bir sitenin ruhu olabilir mi? Bebekliğinde,
çocukluğunda veya gençliğinde burasıyla tanışmış ve her sene tekrar tekrar
gelen insanları çeken nedir? Binalar mı? Günbatımı mı?
Buraya ruhunu veren orayı güzelleştiren insanları... O
insanların paylaştıkları... O insanların yaşadıkları hatıralar...
Tatil beldesi tabi canım güzel olacak demeyin; sadece gülüp eğlenmedik... Ağladık, kavga ettik, sevdik, küstük, karakola düştük, hastaneye gittik, cenazeye gittik, takla attık, havuzu döndük, sabahladık, sokakta uyuduk, gece denizle gökyüzüne sınır olduk...
Tatil beldesi tabi canım güzel olacak demeyin; sadece gülüp eğlenmedik... Ağladık, kavga ettik, sevdik, küstük, karakola düştük, hastaneye gittik, cenazeye gittik, takla attık, havuzu döndük, sabahladık, sokakta uyuduk, gece denizle gökyüzüne sınır olduk...
Sadece şort, havlu, terlik ve tişört ile hayatınızı sürdürdüğümüz
bir yer orası, özgür olduğumuz, kendimiz olduğumuz, maskelerimizi evde
bıraktığımız...
İnsana çocukken hiçbir şey değişmiyor, sanki aynı kalıyor gibi
geliyor. Belki de hep anda olduğumuz için, yaşadığımız için... Ama artık o site
aynı değil, büyümeye başladığımızdan beri bazı kalıcı kayıplarımız ve
dolayısıyla değişiklikler oluyor.
Hatırlayamadıklarım vardır elbet, ama her kim bizi bırakıp sonsuz aleme göç
ediyorsa artık hiçbir şey aynı olmuyor... Füger, Andaç, Sevda, Özlem, Aslı,
Ziya Dede, Gönenç ve son olarak Nesrin Annemiz...
Çok sevdiğimiz iki oğlunun, yanı sıra hepimize annelik, arkadaşlık,
sırdaşlık yapan, gerektiğinde dedikodu bile yapan, bizle bir bira içen,
çaktırmadan da nasihatını veren Nesrin Annemiz... O incecik zayıf bedenin için güçlü mangal gibi bir yürek!
Hayatının çoğunu çocuklarına tek başına bakan, ve bize de
bakmaya hiç üşenmeyen Nesrin Annemiz kızarken bile güler gibiydi. Aynı neşeyi
ve insanlığı Egemen ve Serhat’a da geçirmiş annemizi çok özleyeceğiz...
Değişiklikler hep böyle mi oluyor? Yoo... İşte yeni nesil:
Zeynep, Seymur, Dila, Eylül, Batuhan, Karya, Dorukcan, Burak, Ata, Derinsu,
Ege... sayamıyorum bile!
Nesrin Annem, sen hiç bizi merak etme, biz senin bıraktığın
gibi olacağız, senin aklın bizde kalmasın...
Özgür ol, cennette ol, seni hep gülerek anacağız...
Güle güle...
Özgür ol, cennette ol, seni hep gülerek anacağız...
Güle güle...
Bu satırların altına imzasını atabilecek ne çok kişi var. Hepimizin çocukluğu, gençliği var bu yazıda. Nesrin Anne nurlar içinde yatsın, hepinize başsağlığı diliyorum. Yeni nesil o sahilde koştururken, hepinizi bir yerlerden izliyor olacaklar bütün gidenler.
YanıtlaSilSevgiyle...